26 Aralık 2011 Pazartesi
mavi boncuk
17 Aralık 2011 Cumartesi
tehlike çanları ve itiraf
evet itiraf ediyorum ki 4 yaşındaki oğlum, pamuk prensim Efem bu aralar biraz fazla televizyon izledi. bu kez mazeret bulamıyorum da galiba :) tamamen benim ihmalim, tembelliğim diyebilirim. ama hemen çözüm arayışına başladım tabii. aniden elektrikler (sigorta kutusuna bağlı bir mucize ile ) kesilivermeye, evin değişik köşelerinde, masa üstlerinde, sandalye altlarında farklı oyuncaklar belirmeye, birlikte daha çok mutfağa girilmeye, sohbetle uzayan kahvaltılara ve işte yup serisi eğlenceli etkinlik kitapçıklarına başlandı. http://www.onelyayincilik.com/ da daha ayrıntılı bilgi bulabileceğiniz bu etkinlikler her yaş gurubuna farklı olarak hazırlanmış. biz şu an bambino yuptayız, bitirince mini yup başlayacak. aslında bitmek derken, tüketmek değil, sadece hepsini en az bir defa uygulamak diyebilirim çünkü defalarca kullanılabilecek bir kaynak. neden mi yazıyorum bunları? belki benim gibi yavrularının dikkatini, algısını küçücük yaşlarından itibaren geliştirebilmek adına birşeyler yapmak isteyen anneler vardır da belki işe yarar diye..
yoksa kurdelelerimi tabii ki bırakmadım. içime çok sinen harika bir oda takımıyla ilgileniyorum şu an.. çok keyifliyim çok! koydum köşe takımının köşesine, girip çıkıp şaheserimi seyrediyorum.. Ya bir de öyle bir kurdele delisi değil de, Leyya http://leyya-craftmania.blogspot.com/ olsaydım hiç uyumaz eserlerimin yanından hiç ayrılmazdım. Allah korusun ya Nigar Hikmet http://www.flickr.com/photos/26884849@N02/ olsaydım? Allah biliyor da ben gibi kullarını koruyor, yetindiriyor az bir kurdele sevdasıyla... Yoksa, malum Allah muhafaza :)
15 Aralık 2011 Perşembe
soğuk
Daha az önce burçlarla ilgili ilginç yorumlar okudum.
Mazeret üretmekte üzerime yokmuş J e mazeretim çok ben ne
yapayım şimdi, yoklarmış gibi mi davranayım J
o zaman nasıl anlatırım dün bebeğimin aşı günü olduğu için yılbaşı çekilişi
hediyemi kargoya yetiştirmekte zorlandığımı, güzel bir fotografını
çekemediğimi? Çok önceden bitip de ancak bu sabah fotograf makinesini elime
alıp sizlerle bu güzellikleri paylaşabildiğimi? Hem mazeretlerimi söylemesem
nerden bileceksiniz bebeğimin ben odadan çıkar çıkmaz ağlamaya başladığını? Ev işlerini
tek başıma yetiştiremediğim için yardım alan bir evhanımı olduğumu, öğle
yemeklerinde ancak zar zor çorba pişirebildiğimi? Mutfakta geçen süreyi zaman
kaybı olarak gördüğüm için poşet çay içtiğimi? Mazeretlerim olmasa ben sade bir
kurdele ağacıyım. Mazeretlerimle ben dalları çiçekleriyle her mevsim
ilkbaharım, çünkü onlarla doğru anlatıyorum kendimi.. diyorum ki bir de bu
mazeretlerim olmayaydıııııı, göreydiniz bir beniii her gün biter bir oda takımı,
bir havlu bir bohça .. değil mi ya? Çok şükür
halime mazeretlerimle bile üretebildiğime..
bu arada alttaki fotograftaki işleme mutfak havlusu ve tupperware marka ekmek sepeti ( sepet denirse ) http://serenanay.blogspot.com/2011/12/nanay-design-fotograf-guncesi.html den Serenay Hanım için yola çıktı
yukarıdakiler de bitmelerine rağmen bir süredir soğukta fotograflanmak için bekleyen, Nuray'ın siparişi küçük banyo havluları.. e malum mazeretim vardı, geciktiler :)
4 Aralık 2011 Pazar
sadece çiçek
boş durmuyor alışmış eller. televizyon izlemek zaman kaybı, besle beslen, temizle, yıka, ütüle, sil, süpür, yerleştir, katla, evcilik oyna, saklambaç oynarken başını masaya vur, yanlış noktaya sobeledin diye yine ebe ol, uzun koridor boyu elim sende, mutfakta çorba bitirmece, akşama yemek pişirmece, kurabiye etkinliği fındıklı zürafa yapmaca, bilmece bildirmece, suluboya patates baskısı, pastelboya caillou boyaması, birlikte puzzle yap, anne topu at yine de bitmezse 24 saat al eline kurdeleyi, katla dik, katla dik, katla dik................dik dik dik.... ten sonra bir bak ne çok çiçeğin olmuş.. Hani filmlerde olur ya paracıkları savurup havaya, mutlu mesut üzerlerine yağmasını bekleyen insan görüntüsü.. işte ben.. savurup çiçekleri aşıma konmalarını beklesem yeridir.. o kadar birikmiş yani.. bunun diğer bir açısı da var ki, oraya hiç değinmiyorum, yine de teğet geçeyim: bu kadar zaman ortaya adam gibi bir iş çıkmamış, bu hatun oturmuş sadece çiçek yapmış.. şimdi vakit bunları güzel havlulara dikme,
o havlulara yüz sürme vaktidir..
30 Kasım 2011 Çarşamba
Nuray için..
Huzurlarınızda kurdele işi ayak havlusu ve saz ekibiiiii !
şimdi bu resimler adsız, sansız neden mi burda? Nuray için.. Nuray için ellerinde kahve görücüye çıktılar.. Allah'ın emri , Peygamberin......
kendi yaptığım havlu takımını övmek gibi olmasın, pek bi hoşuma gittiler..
26 Kasım 2011 Cumartesi
yorgun, yoğun..
Evde bir
koşuşturmacadır aldı başını gitti, hatta benim başımı da aldı yanına, doldurdu
zihnimi, elimi, günümü.. Evde daha
sıkılamadım bir türlü, hatta sıkılacak zamanı bulamadım hala. Daha cetvelle 65
santimi anca gösteren yeni yetme Çınar bebek bir yandan, bitmez tükenmez
deneyleri ve bilimsel cümleleriyle ne kadar büyüdüğünü göstermesine rağmen her
sabah bebekcilik adını verdiğini evciliği oynadığımız Efe oğlan bir yandan(
burda diğer yandan diyemiyorum çünkü yanlar o kadar çok ki, ikiyle bitmez.) akşam
eve geldiğinde günün 4 te 3 ü bitmiş olmasına rağmen bana evin temizlikçisi,
çaycısı, garsonu gibi daranıp hatta ve
hatta tüm günümü daha hala anlatmakla bitiremediğim yorgunluklarla geçirmiş
olmama rağmen benden güleryüz ve iltifat bekleyen eşim, öte yandan bitmez kelimesinin anlamını bana yeni
yeni öğreten ev işleri, yemekleri, diğer öte yandan yapmak istediğim, tutkuyla
bağlı olduğum en büyük eğlencem, hobim sevgili kurdelem varken, kendine bir öte yan açıveren umutlu ve mutlu
ev kadını arkadaşlarıyla haftanın iki günü yapılan kurrdele işi kursu.. e bakla
nihayet çıktı ağzımdan: boyumdan büyük iş açtım başıma, sanki ben kurdeleden
çok anlar, sanki kuralıyla katlar büzer, sanki kitabını yazmış gibi utanmadan
bir de dedim ki, ben boşum bayanlar, öğrenmek isteyene anlatırım! Ha ben miyim
diyen, biri haftanın ilk günü diğeri geri kalan bütün günü olmak üzere
arkadaşlarla kurdele çalışıyoruz, muhabbetine, çayına, kurdelerle oynamasına.. Gırgır şamata, öğrenen yok ha! Maksat
muhabbet.. Benimle beraber bebeği olup işe ara veren arkadaşların selamını
alıyorum, çok sıkıldık diyorlar, Allah aşkınıza azıcık da sıkılacak zaman ben
istiyorum, ben , ben kurdelelerin delisi, evinin yeni kedisi, külkedisi, iki pamuk prensin annesi…
Bir de bitmiş
bir bohça takımı, fotoğrafları çekilmediği için yayınlanamayan havlular, çektiğim
resimlerinden utandığım için yayınlamadığım üç beş kurdele işim daha var..
Biran önce çiçeklerimi oldukları gibi güzel gösteren makine icat edilmeli, ya
da bizim eve fotoğrafçılık kursu açılmalı, malum balkonda ışık kalmadı, mevsim
döndü..
Etiketler:
el yapımı,
havlu,
hobi,
kurdele güller,
kurdele işi
3 Kasım 2011 Perşembe
yine balkondaydım :)
29 Ekim 2011 Cumartesi
yapılanlar/yapılamayanlar
Son zamanlar zor zamanlardı milletimiz için. Yüce Yaratıcı daha büyük imtihanlardan korusun diye dua ettik hep.
Bir yandan hayat devam etti tabii. Olağan süreç budur her zaman. Ama gördüm ki birleşince memleketim zorda kalana nasıl güzel eller uzandı. Şükür!
Boş durmadık tabii, üzüldük bir yandan diğer yandan ev temizledik, misafirlere kurabiye yaptık, ateşlenen ufaklığı doktora götürdük, antibiyotik kullanmamak için direndik, birebir ölçüde zeytinyağına pekmez kattık şurup gibi ölçek ölçek içirdik, komşumuz muhallebili tatlı için incir vermeyi unutunca evdeki malzemeyle yeni tatlı tarifleri bile öğrendik. Bu arada meğer tavukgöğsü sakızlı muhallebiden daha katı kıvamlıymış, insan istese 15 dakikada evin tamamını süpürebildiği halde 2 saatte bebeği kucağında gezdirmesine rağmen uyutamayabilirimiş, Leyya ablasından aldığı kumaşları evin baş köşesine koyar gelir gider okşar, bir türlü makasla iple bir araya getiremeyebilirmiş. Meğer market alışverişinin büyük bir kısmını hazır gıda paketleri kaplarmış, ev hanımı olmak demek her zaman taze yemek pişirmek olmayabilirmiş, ha bir de sıcacık ortamda, her gün havalandırılmasına rağmen evde bile çocuk hastalanabilirmiş. Ev hanımı olmak öyle sandığım gibi bir şey değilmiş ama hala sıkılmadım bu yeni mesleğimden, çünkü daha sıkılmaya zaman bulamadım. Ev hanımlığının ayrıntıları tüm bunları yaparken ya da yapamazken vazgeçmeden devam ettiğim kurdelelerimin fotoğraflarını çekebildikçe yazacağımı düşünüyorum.
22 Ekim 2011 Cumartesi
başlık hüzün
Yazasım gelmiyor, bu kadar acı varken ülkemde…
Komşusu açken uyuyan misali olmamak için dua ediyorum, lanetleyerek vakit kaybetmek istemiyorum, zaten bir hesap günü var. Tüm bunları gören ve kaydeden var. Dua ediyorum Allah sabır versin acının değdiği sinelere..
8 Ekim 2011 Cumartesi
tühhhh!
Kaçırdım ikindi güneşini.. birden hani bir sıkıntı basar da insanı, kendini dışarı atar ya.. Ya da bu bir tek bana mı olur? Yeni ev hanımlığımı kutlarken, ev hanımlığını tanıyorum yavaş yavaş. Meğer insan evden sıkılırmış, meğer insanın canı şöyle bir dışarı havası, insan siması, trafik gürültüsü, sevmediği şarkıcı sesi, kirlenmiş pantolon paçası, zorla itilen bir bebek arabası çekermiş… ya da canı şöyle süslenip yeni yaptığı kolyeyi takmak, dostlarıyla tesadüfen karşılaşmak, çocuğunun parkta oynarken çıkardığı cıvıltıları duymak, indirimdeki reyonlardan sırf para harcamış olmak için, alışveriş sepetine doldurmak istermiş de bahane olarak canı sıkılıverirmiş… canı sıkılıvermeden önce de biriktirdiği üç beş çiçeği işte böyle minik el havlusu olarak değerlendirir, gezip tozduğu için ikindi güneşini kaçırır, akşam serinliğinde balkonda kuş görmüş kedi gibi yerinden sıçrar, tüm konu komşunun ne yapıyor bu kadın elinde fotoğraf makinesi bakışlarına muzip gülümsemeyle karşılık verip o düğmeye basar, şipşak! işte şipşaklar…
7 Ekim 2011 Cuma
sonuç
Nil Karaibrahimgil şarkıları dilimde, iyi ki yapmışım!
Çok keyifli oldu, çok severek yaptım, renkleri çok beğendim. Gelin kız gibi oldu. Eşim kendini aşıyorsun dedi, gerçi bu onun kalıp motivasyon cümlesidir, pek dikkate alınmasa da olur J Önemli olan yaparken benim ne hissettiğimdi, iyi hissettim. Şimdilerde satılıyor ya ürünler, kendimi deniyorum, yoruluyorsam, çok zaman harcıyorsam, uff bitsin hadi hissi geliyorsa diye tetikteyim. Olursa bırakıcam satmayı kendime sözüm var. Daha alışamadım bu işlere, satmak beni hala geriyor. Kendimi teselli ediyorum, keyifli vakit geçiriyorsun bak diye.. evet evet gerçekten seviyorum ben kurdeleleri… Satmak sadece sadece……………… cevabım hala yok galiba….
Sürecin düşünceleri zorladı bu kez beni biraz.
Ama sonuç belli, iyi ki yapmışım. Gidene kadar da seyredicem masanın üstüne koydum…
Meral Sanatevi: 3.HEDİYE ÇEKİLİŞİ
Meral Sanatevi: 3.HEDİYE ÇEKİLİŞİ: Kung fu panda nın malum şiş göbişli Po su ağır ağır çıktıktan sonra bağırır, kapıyı kapatmayıııın! ister ki o da görsün ejderha savaşçıyı. şimdi ben de bağırıyorum : çekilişi kapatmaayıııııın! bu arada hatırlatayım : Po ejderha savaşçının ta kendisidir :) Ona göre :)
6 Ekim 2011 Perşembe
süreç
Bir peçete halkasının oluşum evreleri, bugünkü dersimiz,
diyecekmişim gibi…. Ee yedi yılın alışkanlığı var tabii.. Bir peçete halkası
hazırlamak için önce özenle kurdele cinsi ve rengi seçilir, birlikte uyum
sağlayacağı yan malzemeler üstüne tutulur tutulur çekilir, bu arada tüm boncuk
kutuları masa üstünde, tüm kurdele paketleri masa altında, uyumamak için
direnen bir bebek kucakta, 20 defa izlenen çizgi film kulakta, replikler artık
ezberde… seçim işlemi başarıyla tamamlanınca da şöyle çıtırından bir gurur J yok daha bitmez, nerdeee…
İkinci aşama, model
seçimi, bu aşama fotoğraflarla anlatılacaktır, malum, görseli var dilseli var,
dokunsalı var… gerçi dokunsala çaremiz yok ama görseller buyursun,
Deneme 1 :
Deneme 2:
Çok yalın durdu, beyazı kullansak çok kabaracak, ama harika
bir taç olurJ
Deneme 3:
Olmaz, hiç olmaz, minicik oldu, ben bunu bir kolyede ya da
şu bileğimdeki bileklikle kullanayım..
Deneme 4 :
Saat: 00:30
Oda: oğlumu kaybetsem bulamam J
Eşim: uyumuşBen: yorgun
İçim: rahat, yarına üretim vaaaaar.
Bir ara da sonucun 12 evresini resimleriz artık :)
5 Ekim 2011 Çarşamba
muhabbet
Yine çok keyifli dakikalar geçirdim az önce facebook ta. Çok
fazla ortak yönümüz olan biriyle tanıştım. Adı bir peri kızı gibi J ama yazmıycam tabii. Bazen
çok eğlenceli oluyor bilgisayar başında vakit, ama elbette ki kurdelelerle ve
çiçeklerle de çok keyifli, işte bu keyfin birkaç meyvesi…
3 Ekim 2011 Pazartesi
fairy tales
Aslında başlık
reklamın gücü olmalıydı. Benim minicik, ufacık tefecik, içi dolu şirinlik
oğluma etkisini anlatmak istiyorum, ama
oldu olacak reklamın etkisini kendi ürünlerimin reklamını da yaparak anlatsam:) Yeni öğrendiğim kurabiyenin dışını süslemek için önce
eritilmiş çikolataya sonra da iyice çekilmiş çikolatalı mısır gevreğine bulamak
gerekiyor. Ben de ellerinde koca bir
listeyle markete gönderdim paşamla efendiyi. ( burda efendi eşim oluyor J ) koca paketi gösterdi gelince oğlum, “annecim
bunun her tabağında ayrı macera var. “ dedi.
Yemez, hatta sevmez ama ezberlemiş bilinçaltı yavrum, kim bilir daha ne
incileri vardır bilinçaltında daha dökmediği..
Şimdi ben de keyifle
bilinçaltınıza bir slogan yerleştiriyorum : her parçası ayrı bir peri masalı bu saç
bantlarının. Adı da öyle, Amerikanca özentisiyle, Fairy Tales…
cinderella
sleeping beauty
rapunzel
the little mermaid
snow white
bunlar da isimsiz .....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)