30 Eylül 2011 Cuma

adresim ayrı, tokalar aynı




 
     Kıpır kıpır bir heyecan kapladı içimi. Yeni bir pasaj adresi açtım bugün tokalarım için. Artık vanillapink pasajındayım, yani aslında bir dalım orda. Bense galiba hep burda J

Olur ya, birgün büyük bir aksesuar markası olur, Milano’ya giderim, hayal bu ya, cici cici kızlar, sevimli anneler benim tokalarımı bulmak için mağaza mağaza dolaşır, sonra koca bir atölye açarım, toka imal ederim, olur ya belki odalar dolusu boncuğum,  kurdelem olur, hayal bu ya bir de çikolata fabrikam olur, ee nerden çıktı bu çikolata fabrikası derseniz, cevabım da hazır, hayal bu ya… hem olsa fena mı olur? Hadi bakalım amin diyelim, belki dua olur..

29 Eylül 2011 Perşembe

İstanbul



     Kaç kişi bu kolyeye bir isim koysam, ben olsam aynı ismi verirdim der ki, ya da kaç kişi mükemmel bir isim olmuş der….  Bu düşünceler zihnime yeni girdi. Buraya taşındıktan sonra çok hoş bir tesadüf oldu komşumuzun kızlarının isimlerinin eski komşularımızın  iki kızının isimlerinin  ve sırasının da aynı olduğunu öğrenmek. Tamam  hoş bir tesadüftü bir de üstüne geçen gün alışverişte bir bayan büyük oğlumun ismini seslendi, küçük oğlumun yanına gitmesini söyledi. İrkildim, tanıdık değil, iki çocuklu bir bayan.. İsimler aynı, büyük 4-5 yaşında, küçük,  bebek arabasında. Aynı benim paşalarım, pamuk penslerim gibi yaş araları, isimleri. Dayanamadım, sordum, biliyorum hanımı önce bir korkuttum, yabancı, bilinmez, soru işaretleri doldurur zihni. Anlattım güzelce isim tesadüfünü.. Gülümsedim gayet içten, gülümseyemedi bile. Neyseki  çocuklar kuzenmiş..

  Hadi bakalım bu kolyeye bir ad bulalım…

Bahar mı olsun, mevsim sonbahar, eylül mü,
Narin mi olsun, selvi mi
Gülçiçek mi ,karmaşık mı

Güldalı mı, güldane mi
Afilli mi, sevimli mi

Asaletli mi, efsunlu mu

Hepsi birlikte olsun,

adı İstanbul olsun
olsun mu?

27 Eylül 2011 Salı

çay kokusu


         Birkaç gündür sadece çiçek yapmaya fırsat bulabiliyorum bir dolap dolusu kurdeleden. ( hatta iki dolap da göz korkmasın, yok yoktur en az 1 metre illaki olacak , seviyorummm ulennn! Kıvamında bir aşktır bende kurdele çünkü )  Her Eminönü’ne yolu düşene siparişim olur, her dışarı çıkışımda uğrarım hobi malzemesi satan yerlere. Kurdele  biriktirdim bir de bu sene evde olma ihtimalim var diye geçen seneden. Haliyle o kadar kurdele, incik boncuk boş duracak değil ya, o yüzden garipsiyorum sadece bir iki çiçeği günde. Dün akşam elim oldu, bebişim mutlu mesut babasında durdu, abişim oyun kurdu, televizyon sesi, bebek gülüşü, demlenen çay kokusu, oğlumla paylaşılan eriğin tadı, rengarenk kurdele, kutu kutu boncuk işte bir sürü tokacık….



o boncuk onun yanına, tut şu kurdeleyi şunun önüne, al bu çıtçıtı ardına, sağım solum sobe, saklanmayan toka !










hep toka mı takıcaz, bazen saçı salıcaz....  öyleyse kendimize taç bakıcaz....





Unutmadım, lanetlimiyim neyim, zor unuturum. İlla yazıcam, billa yazıcam, Markafoni..


Dilime düştün, yetmez, şimdi de bloğuma düştün. Sen o reklamı çektirdin yayınladın ya benden çekeceğin var. E be mübarek ben senden 1 yıldır alışveriş yapmıyor muyum? Evimin ücra köşelerinde markafoni kolileri dağları, tepeleri saklamıyor muyum? Yetmedi eşe dosta reklamını yapmıyor muyum, benim aldığımı almayana psikolojik baskı yapmıyor muyum? Etinden sütünden der gibi, ürününden, hediye çekinden, çantandan, oyuncağından, bitmedi, havlundan, çanağından faydalanmıyor muyum da sen gittin o reklamı koydun tüm yerel, sanal, ulusal kanallarda? Eşim görse alay etmez mi benle? Bak seninki çıktı diye? Zaten oğlum başlıyor gülmeye reklam çıkınca.. Daha dün kargoyu getiren  adam demedi mi gülerek” görüşürüz abla”?  E be markafoni senden bir daha alışveriş yaparsam,,,,,, iki oldu gitti valla. Sen o reklamı yaptın ya, sadece canımı sıktın, olsun bugünkü çantalar güzedi, hadi gönlümü aldın J
   Ama istemem o reklamı ne o öyle? Tamam elim bebekli, burası İstanbula 2 saat çeker, tamam elimin altındaki alışveriş sitesi-sin diye reklamla beni ne diye 4 yaşındaki sabiye malzeme ediyorsun? Alay konusu oldum valla, kargoya bile…..
 reklamın çıkınca çay bile teselli edemiyor valla, evde herkes kumandaya koşuyor, ben kanalı kapatmaya, eşim sesini açmaya, oğlum kahkaha atmaya...

25 Eylül 2011 Pazar

bir yastıkta




Genelde çeyizlerde aşırı süslemeleri çok abartı bulurum. Bazı kişiler nedense her aksesuara bir taş boncuk kurdele koyma eğilimindedir. Elbette herkesin kendi zevki ayrı, kimseye birşey diyemem.
Ancak birkaç gün önce Kurdele Ağacı’nı keşfedince resmen içim gitti. Ne kadar zarif işlemeler, nasıl da yakıştırmış sahibi. Aklınıza ne gelirse, süslenmesini istediğiniz herşeyi süslüyor kendisi sipariş üzerine. Havlular ve örtüler revaçta. Taçlar tokalar da bolca yer alıyor. Yeni yeni kolyelere başlamış.
Beni en çok şaşırtan ise, kurdeleden bu kadar farklı çiçekler yapmak mümkün müymüş? Genelde gül benzeri çiçekler yapılabileceğini sanırdım ama öyle değil, çeşit çeşit çiçekler yapmış kendisi, hayran oldum.
Ürünlerinin bazılarına galeride yer verdim. Ama tabi daha fazlası blogunda ve satış yaptığı pasajında. Eğer ben hayalimdekini istiyorum derseniz, irtibata geçebilirsiniz.

Bu benim Kurdele Ağacımsa biri bana çimdik atabilir mi?



offfff !



Off be ya! Yok yok bu kez sıkıntım ne bir şarkıdan ne de bir şiirden, kendimden. Nevin’le de aynı duyguları yaşamıştım. Nevin, ilk müşterim…  Yook al malı ver parayı olmuyor işte. Yapamıyorum ki öyle. Ben insanla içiçe bir meslekten tayin oldum evhanımlığına. Terfii aldım aslında. Her çift göz farklı bir yaşamdır, hikayedir benim için. Kıyısından ucundan teğet geçen herşey yaşamıma, bir parçam gibidir. Şimdi bana bu yazıyı  yazdıran şey de aynı teğet çizgi.. yeni bir müşteri. E be kurdele ( burda kurdele ben oluyorum ) ticaret senin neyine? Otur oturduğun yerde… Yoook illa ki yeni gözler, yeni yaşamlar, yeni hikayeler… Alışmış kudurmuştan betermiş, alışmışım işte. Sözün özü, aslında sözün uzunu, sözün tatlı kısmı, tatlının kaymak kısmı şu: birkaç kişi facebook sayfamdaki ürünlerimin fiyatını istedi, ben de fiyat verdim, sonra , sonrası yok, yoktu dün geceye kadar. Birisi teğet geçene kadar, hayatıma, sanal hayatımaJ facebook sayfama değene kadar. Çok cici, çok tatlı bir abla,Selma Abla. O kadar hoş muhabbet ki gecenin yarısı, ne yarısı, yarısından da fazlası, uyumadım, ki tatlıdır uykum, sohbet ettim.. Bir dostla, bir ablayla, bir muhabbet kuşuyla sohbet eder gibi.. Allahım, öyle mi tadı kalır insanın damağında bir sohbet?  Ufff be ya! Bırakayım ben bu ticareti, dalayım sohbet odalarına.. Kaç Selma abla çıkar karşıma?   Ya da yok yok böyle tatlı sohbetleri yakalamak için ticarete devam edeyim, yoksa nerde bulcam ben bu tatlı insanları. Tamam Kurdele, ( burda Kurdele ben oluyorum dememe gerek yok artık galiba) işe, nakışa, satışa devam…  Hem Markafoni beni bekler,  aşka tutuldum ya…. Ha bu arada, bir ara da o reklamı çekenlere, çektirenlere veryansınım var, var da kafam iyi şimdi, şimdi kimseye kızamam. Selma Abla’nın terapisinden yeni çıktım…
                       Resimsiz olmasın dedim, işte kolyelerim;




Selma Abla size de uğrarsa aman dikkat! Sıkı pazarlıkçıdır ha....

aşkı kime satmış hain?




Oooof! Bir daha böyle duygusal deprem yaşatan şarkı dinlersem, sonra da bloğuma yazmaya karar verirsem diye ekranıma bir hatırlatıcı yerleştireyim bari. Bütün düşüncem felç oldu, kelimeler saklandı, bebişi uyuturken zihnimde toparlanan ifadeler  -siz ekiyle çekimlendi. Tek yapabildiğim şey resim ekleyebilmek oldu. Şükür onu yapabildiğime. Yaşar ve Yıldız Usmanova nın düetinden bahsediyorum, akıllara zarar. Şöyle neşeli birşeyler bulmalı, olmuyor, kaç gündür Teoman geliyor aklıma, yağmurlu havalar ve İstanbul’da sonbahar..  Kurt puslu havayı sever diyor eşim, seviyorum evet, yağmurun sesini, rüzgarın hissini, uçuşan etek, üşüyen ayak, çaydaki duman, Efe’nin hediye ettiği kurumuş yapraklar, sözün özü, işte havlular….
daha önce yayınlamış mıydım ben bu resimleri? şarkı iyi çarpmış beni.













23 Eylül 2011 Cuma

motivasyon



      Motivasyon ikiye ayrılır, içsel ve dışsal..Kurdelelere karşı benim içsel bir motivasyonum zaten vardı. Çok seviyorum onları elime alıp birşeyler yapmayı, yapamasam bile dolabı açıp onları ellemeyi, sevmeyi... Artık dışsal motivasyonum da var  :)  Nalan Hanım beni keşfetti:) 
                                                    http://nalanevi.blogspot.com/      
Sokaklara çıkıp yanık türküler söylememe, herhangi bir yarışmaya katılmama gerek kalmadan hem de. Öyle uğurluymuş ki Nalan Hanım, onun mailini aldıktan sonra bu sabah bloğumu ziyaret edenlerin sayısı 4-5 kat artı. Ardından yorumlar geldi, herbiri de Nalan Hanım rüzgarıyla beraber benim dışsal motivasyonum oldu. Şimdi  ben bu teşekkür yazısını  uyudu oh deyip bilgisayarın açılma sesini duyar duymaz uyanan bebeğime, günün bu saatine kadar elime kurdele değmemiş olmasına, eşimin az sonra kapıyı çalacak olmasına, bardağımdaki buz gibi çaya, soğuduğu için fırın tepsisine geri dönen böreğime, Arka Bahçede Bilimi izleyip mutfaktan deney yapmak için tencere tava kaçıran abiş oğluma, iki saat boyunca açık kalan bilgisayar ekranına  rağmen yazıyorum. Önce Nalan Hanım’a ve beni izlediği bloglara ekleyen ve yorum yapan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. Birbirimizin sayfalarında tekrar tekrar buluşmak üzere ….  J

21 Eylül 2011 Çarşamba

Ekmek sepeti örtüsü



             Veeee hazııııır! İşte bitti sonunda..
        İlk başladığımda çok merak ediyordum sonucunu. Önce daha sade birşeyler  planlamıştım, boncuklar yoktu. Sonra birden oldu, boncuklar geliverdi elime, geçen seneden beri kesin kullanılacağına karar verdiğim ama nerde olacağına bir türlü karar veremediğim boncuklar birer birer dizildiler parıl parıl ipime. İçime çok sindi bu. Hem neşeli hem saraylı bir görüntüsü oldu. Hem kullanımlık, hem seyirlik oldu.
           Çiçekleri ne güzel yaratmış yüce Yaratıcı.. İnsanlara ilham olmuşlar.
Rahat yıkansın diye örtüsünün çiçeğini iğneyle tutturdum. Normalde çiçek yıkanır ama kullandığım metali tanımıyorum. Ojeledim hemen oksitlenmesin diye ama bence yıkanmamalılar.

20 Eylül 2011 Salı

sonunda oldu












İlk resimleri balkonda çektim, bir gerçeğine bir resmine baktım, olmadı. Işıltsı çıkmadı resimde. Resmi masaüstü arkaplanı yapınca  gerçek haline daha çok benzedi. Kurdeleleri çıkartılıp farklı şekillerde takılabiliyor. Yeni resimlerini çekerken gün ışığında farklı farklı taktım kurdeleleri.  Bu işten çok zevk aldım. Şükrettim üretme yeteneği veren Yaratana.  Ben çok beğendim bu çiçekleri, kendime de kolyesini yaptım. Dayanamadım hemen bugün taktım, tadını çıkardım..




16 Eylül 2011 Cuma

Ortaköylü laptop :)


Eşime aldım..

Evet sevgili eşime..  Bir  Dogo Bag. Beni bunca yıldır hobilerimi yapmam konusunda destekleyen, her üretim aşamasında danışmanlığımı yapan, bana bir facebook hesabı açan, geceleri saatlerce pc başında zaman geçirmeme henüz kızmamış olan, hobilerimi yapmaya da satmaya da karar verdiğim zaman hep yanımda olan, eve internet ne gerek diye söylenip söylenip şimdi internetten başını almayan bana hala bir laf çarpmamış olan, ben kurdelerle oynaşırken, oğullarımla boğuşan, malzeme almak için paracıklarına incir ağacı dikmemi henüz fark etmemiş olan, adı satmak olunca daha çok hobilerimle vakit geçirebilme fırsatı bulduğum gerçeğini görmezden gelen eşime.. Evet çok bişey değil ama, ilk kazandığım hobi parasıyla aldım. Ama fazla ümitlenmesin, galiba el koyacağım, çok beğendim de.. J

Hakkını vermek gerek ..


                    Eee yılların emeğiyle sadece hobi olarak başladığım, asla satamam dediğim kurdelelerim artık bana kazanç getirir oldu.
                 Bir alanda ustalaşmak mı? Bana göre değil…
                 Sadece belli ürünler yapmak mı? Hiç değil…
                Ben sadece kurdelerle, boncuklarla etrafı süslemeyi seviyorum. Heryerde de kurdeleyi seviyorum diyemem..  ama çok yerde seviyroum diyebilirim. İşte o sevip yakıştırdığım, zaman ayırıp yaptığım işlerden bazıları..

İlk satışımı yaptığımda Nevin’e gönderdiğim hediye sabun. Kargoyu açınca miss gibi kokuyordu demiş, yorumunu çok beğendim J
Artık aralardan ince deliklerden duru yazısını okuyamayana aşkolsun :)


Bu hikayeyi anlatmadan geçemiycem J parkta birbirinin resmini çeken dört güzel kızı görünce daldım aralarına, elimde makina.. Allahım toka mı güzel baş mı seçemedim..  o kadar  megolamanlık da olsun artık, marifet iltifata tabidir di mi?  Bir daha zulada tokasız, fotoğraflık ürünsüz dışarı çıkarsam, kaç olsun?






                        Yapcam dedim, zor oldu ama yaptım.. iyi ki yapmışımJ

 
Bunlar da Nevin’in evini güzelleştirecekler. Çok zevkli kız Walla. Ya da ikimiz de çok zekliyiz..




Bunlardan şöyle üçbeş tane yapıp, aynı çiçeklerden bir de sepet süslüycem.. lavanta kesesi de eklemek lazım, belki bir sabun… yummy! Banyoya koyma da yanında yat….

İlk başta ortaya koyacaktım, zamanla fikrim değişti, güller büyük olunca ortada iyi durmamışlardı.




Bunları da boy boy yaptım, bir baktım, Red Kit vardı ya 80 li kuşağın yalnız kowboyu, onun belalıları Daltonlara benzemiyor mu? J  Ha onlar dört kişiydi derseniz, Avarel pusuya yattı, bir zaman sonra çıkacak ortaya.. Çaktırmıyorum ama kurdelenin pembe olanı bitti deJ